17 Ocak 2006

perihan mağden yazılarına yenisi eklendi...

Banu Alkan Gerçek(çi)liği

"Ya ben bu çukura yine düştüm!"
"Daha
kötüsü olamaz zannediyordum, daha da kötüsünü buldular. E, ben n'api-im?"
"Sizin haberiniz yok tabii; siz o es­nada Heidegger çalışıyordunuz,
Sve-vo okuyordunuz, Mahler dinliyordu­nuz" satirikliğinin filan-hiçbirinin
alemi yok.
Bu aynen "Banu Alkan'ın Iptila-sı" gibi, müptezellik kelimesinin
kar­şılığı gibi, "düşmek" gibi "kalkama-mak" gibi "işin içinden çıkamamak"
gibi.


...devamı

1 Comments:

Blogger KNemo said...

"Ya ben bu çukura yine düştüm!"
"Daha kötüsü olamaz zannediyordum, daha da kötüsünü buldular. E, ben n'api-im?"
"Sizin haberiniz yok tabii; siz o es¬nada Heidegger çalışıyordunuz, Sve-vo okuyordunuz, Mahler dinliyordu¬nuz" satirikliğinin filan-hiçbirinin alemi yok.
Bu aynen "Banu Alkan'ın Iptila-sı" gibi, müptezellik kelimesinin kar¬şılığı gibi, "düşmek" gibi "kalkama-mak" gibi "işin içinden çıkamamak" gibi.
Hem düşünün: Sisi var ya, hani kolunda ne kadar milliyetçi, MHP'li, MHP'liden de MHP'li olduğunu ka¬nıtlayan dövmesi olan. Hani bir ara JÎT midir nedir, hoş JÎT diye bi şey yok zaten ve o daha "fancy," daha "underground" bir kurum için çalıştı¬ğını iddaalamıştı galiba: Jandarma is¬tihbarat Ağı için Canını Akıtanlar (JIAICA?) tarzı. Bir şey için DE çalı¬şıyordu. Vatan sathında.
işte o Notorious Sisi planlamış bu programı. Pelin Zargana Akat filan değil yani. Şeyleri bir araya getirmiş: Murat Taşdemir'le (Banu Alkan ona habire Murat Taşkafa diyor) Banu Alkan'ı. Siz şimdi "Pardon yani?" olacaksınız.
Ayrıca çalışıyorsunuz, işiniz var, işe gidiyorsunuz, işten geliyorsunuz. Oysa Türkiye'de o Bahtsız Çoğunluk için, bendiceğin evw kadınları için "gündüz televizyonculuğu" diye 1 şey var. O alemin, yanında kimselerin ağzını açtırmayan Aydın adlı bir kra¬liçesi var. Varoğlu var.
Siz tabii makul ve mazbut yaşar-
Çok da güzel anlatıyor
derdini Murat beyler. Ben
ömrümde bu denli nadan,
sevimsiz, tavuskuşu
kıvamında, kaba ve
karışık 1 adam görmedim.
Diyelim her fırsatta gömleğini, svetşörtünü, kazağını (ne yoksa artık
üstünde) çıkarıp evin içinde dolaşmalar. Habire "Sen önce önünü kapa!"
diye azarladığı Banu
Alkan'ınkine eşdeğer bir
teşhircilik.
ken, Gündüz Televizyonculuğu Top-rakları'nda hopoturuphopkalkılıyor. Banu Alkan'ın 11 yıllık Büyük Aşkı Murat beyler, ona hiçbir haber ver¬meden gidip 3 yıldır (gizli) aşk yaşa¬dığı kadınla evlenmişler. Ama daha 6 ay dolmadan, "Boşanıcam bu kadın¬dan" yapmış fena halde kaprisli ve kendisini bu dünyaya bir rahmet ad¬detmekte ısrarlı Murat beyler, (ina¬nın 1 adet "bey" yetmez bu beyin sı¬nırlarına.)
Banu Alkan şok, şok, şok, şok!
Hakikaten Okan Bayülgen'de Murat beylerle "duetta" olarak ses¬lendirdiği "Beyaz Orkidem Be¬nim/En Nadide Çiçeğim" vari parça¬sını playback'lerken ağlıyordu: Taru¬mar oluyor kadın. Bu kaçış üstüne.
Sisi de diyor ki (çok düşünen biri tabii Sisi) "Banu Alkan'a 100 bin,
Murat beylere de 80 bin U.S. dolar bayılsın atv, biz bunları bir ay kame¬ralı bir eve kapatalım. Hem Mana-yoksunu Aydın nemalansın; hem de her iptila başka birinin müptelalığı-nın kapıbacasıdır. Kaptırır Türk halkları kadınları: sabah öğlelerine kadar seyretsin. Ler." Düşünceler dönmesi.
Peki AMAÇ ne? Türkler'in 1 nu¬maralı amacı olan AMAÇSIZKÖ-TÜLÜK dışında amaç; bakalım bu birbirini delidivane gibi seven ÇİFT barışacak mı? Barışabilecek mi? "Latan" amaç bu. (Anlamayanlar için: sözümona.)
"Para! Reklam! Düşkünlük!" di¬yeceksiniz. Hakikaten kötü niyetlisi¬niz. Siz.
Bi kere Murat beyler kendisine düşen dolarları Sisi'ye (ve onun milli¬yetperver davasına olsa gerek) hibe edeceklermiş. Hiçbir maddi kaygısı yokmuş beylerin hayatta: Çok çok mühim bir otelcilermiş.
Ama o kadar deliaçması ki du¬rum; Banu Alkan'la da barışmak gibi zırnık kadar niyeti yokmuş Murat beylerin. Bunu da kanıtlıyorlar; zira inanılmaz iğrenç 1 muamele Alkan'a. (Ki halkımız bunu Murat beylere so¬ğutma büyüsü yapılmış olmasına bağ¬lıyorlar.) (Ve de Alkan'ın kadın ola¬rak tembelliğine.)
E maddiyat diil, maneviyat (yani Seven Kalpler Buluşması) diil- o za¬man nedirnedirnedir? çayda kahval¬tıda yenir? derseniz-Murat beylerin derdi KENDİNİ TÜRK HALKINA ANLATMAKMIŞ!
Böyle bir iddia türedi son reality-şov zamanlarında, önüne gelen ken¬dini Türk Halkları'na anlatacak giden
anlatacak. Deniz Baykal'ın derdi de bu, Yaşar Nuri'nin de, artık klinik çizgisini gizlemeyi başaramayan Sem-ranım'ın da. İnsanın içinden "Bırakın dağınık kalsın. Anlatamayın derdini¬zi, ummana dökün," diye haykırası geliyor ama- işte maalesef histrionik-ler hiçbir telkini kabul etmezler. Böy¬le sünger gibi telkine/tavsiyeye/akıl-fikre açık gözüküp Nuh deyip pey¬gamber demezler. Dinlemezler. Kısa¬ca.
Çok da güzel anlatıyor derdini Murat beyler. Ben ömrümde bu den¬li nadan, sevimsiz, tavuskuşu kıva¬mında, kaba ve karışık 1 adam gör¬medim. Diyelim her fırsatta gömleği¬ni, svetşörtünü, kazağını (ne yoksa ar¬tık üstünde) çıkarıp evin içinde dolaş¬malar. Habire "Sen önce önünü ka¬pa!" diye azarladığı Banu Alkan'ınki-ne eşdeğer bir teşhircilik. Ayrıca ken¬disine fizyonomik yapısından ötürü 110 Cup: D-önerebilir miyim? Yeni muhallebi kıvamında lömbür lömbür bir büst habire teşhirlenmekte.
Bu arada ruhen de öyle! Sürekli azar; dayak kötek olarak yastık fırlat¬maca, gözlük kırmaca, kolundan tu¬tup itmece. "Peki kardeşim madem bu kadar ikrah etmişsin; niye girdin
Tüm 1 Ülke gözetlesin diye o eve, o kadınla?" sorusuna, "Madem bu ka¬dar serttin/ağır abiydin, o felaketötesi küplerde, yaptığınız 189 nişan töre¬ninde falan bu kadına ON BÎR YIL boyunca niye eşlik, hatta başkemancı-lık ettin?" sorusuna kilitlenmiş vazi¬yetteyiz SabahKadınları olaraktan.
Tabii artık estetiklerötesi haliyle, bi de son çıkardığı elinde boş bir fin¬can ve tabağını program boyunca gez¬dirme adetiyle KendindenBaşkaKim-seninHiçlSöylediğiniBeğenmeye-nAydın beyler olsun, O Korkunç Adam'a "dövbeni/dövbeni" (ruhen) kıvamında paspas olan Banu Alkan olsun işimizi kolaylaştırmıyorlar.
Ama BU memlekette ne zaman işimiz kolaylaştı ki? Vergi dairesin¬de? Askerlik şubesinde? Karakol¬da? Belediyede?
Şöyle diyaloglar geçiyor. Uzaktan.
M.T.: "Benim gibi doğal olsana Banu!"
B.A.: "Bebeğim, 17inci 18inci Lo-uis zerafeti de böyledir. Bunlar çok güzel, olan şeyler."
M.T.: (Bahçede oynayan tavşanı işaret ederek) "Tavşan bak senden akıllı, girmiyor içeri-vuhaaaa haaaa" (kötü adam kahkahası)
B.A.: (Tavşana) "Bebeğim, bebe¬ğim, güzelim, bitanem benim."
M.T.: "Sen tavşana da aynı bana dediklerini diyorsun."
B.A.: "Tavşan ne kadar sevimli, aynen senin gibi birtanem."
B.A.: (Hayaller Alemi'nden) "100 milyon dolar verip Singapur Airli-nes'a 'I love u Banu' yazdırmadığın, ya da yeni bir havayolu kuracaksın, Türk HavayoUarı'na 'Seni Seviyorum Banu' yazdırmadığın sürece seni AS¬LA affetmeyeceğim Murat Taşde-mir."
M.T.: (Olanca öküzzlüğüyle) "Yazdırıcam ama Namık Kemal gi¬bi."
Murat Taşdemir'in bazı süperdü-şük hakaretlerinin biplenmek zorun¬da kaldığını filan da belirtelim. Sü¬rekli bu HayvanlarAlemi tonda sür¬dürdüğünü de. (Bu arada bu diyalog¬lar aynıyla vakidir. Yeminle.)
Tam anlamıyla 1 "Yaşayan Sunset Boulevard" Türk Malı. Madden ve manen yoruldum yazarken yazarken. Ki, konu göründüğünden çok daha katmerli. Çetrefil. (Türk Malı herrr şeyin olduğu gibi.) Devam edeceğiz yani. Beğenmeyen başka kanala zıp¬lasın,
yeni aktüel-200619

Salı, 17 Ocak, 2006  

Yorum Gönder

<< Ana Sayfa

eXTReMe Tracker